Büyümek istemeyen bir çocuğun hikâyesidir bu. Küçük bir kız çocuğuyken hayaller kurardım hep. Doyasıya, bıkmadan, usanmadan... Kurduğum hayallere o kadar çok inanırdım ki. Tozpembe de olsa hepsi benim hayallerimdi ve bilirdim ki hayal ettiğim her şey gerçek olabilirdi.
Büyükler her şeyi çok iyi bilirler ya(!) ‘’Büyü!’’ dediler bana. ‘Hayaller kurmaktan vazgeç!’’. Hayallerimle mutluydum ben ve büyümeyi de hiçbir zaman istememiştim. Hayallerimin peşinden koşabilirdim. Gerekirse düşer, yaralanır ama yine de hayallerime kavuşurdum. Ama iyi çocuk oldum, söz dinledim ve dedikleri gibi hayaller kurmaktan vazgeçtim. Nereden bilebilirdim ki tüm varlığımın aslında sahip oldum hayallerimden ibaret olduğunu? Kaybettim çocuksu düşlerimi ve kaldım yalnızlığımla bir başıma. Ilık bir haziran sabahıydı. Her gün yaptığım rutin işleri bir görevmişçesine tekrarlıyordum. Kahvaltıdan sonra mail adresimdeki gereksiz kutusunu temizlerken ‘’Hayallerimdeki Yolculuk’’ başlıklı bir mail gördüm.
Büyükler her şeyi çok iyi bilirler ya(!) ‘’Büyü!’’ dediler bana. ‘Hayaller kurmaktan vazgeç!’’. Hayallerimle mutluydum ben ve büyümeyi de hiçbir zaman istememiştim. Hayallerimin peşinden koşabilirdim. Gerekirse düşer, yaralanır ama yine de hayallerime kavuşurdum. Ama iyi çocuk oldum, söz dinledim ve dedikleri gibi hayaller kurmaktan vazgeçtim. Nereden bilebilirdim ki tüm varlığımın aslında sahip oldum hayallerimden ibaret olduğunu? Kaybettim çocuksu düşlerimi ve kaldım yalnızlığımla bir başıma. Ilık bir haziran sabahıydı. Her gün yaptığım rutin işleri bir görevmişçesine tekrarlıyordum. Kahvaltıdan sonra mail adresimdeki gereksiz kutusunu temizlerken ‘’Hayallerimdeki Yolculuk’’ başlıklı bir mail gördüm.
Bir zamanlar ‘’Büyü!’’ denilerek bana unutturulan çocukluk hayalimdi dünyayı keşfetmek. ‘’Hayallerimdeki Yolculuk Yarışması’’ ile paslanmış umutlarım yeniden canlandı ve o gün fark ettim ki; içimdeki çocuk bana küskün de olsa beni terk etmemişti. Sırt çantamı alıp tüm sıkıntılarımı ardımda bırakarak yollara düşmek, farklı kültürleri ve farklı insanları tanımak, sabah gözlerimi açtığımda nerede olduğumu unutacak kadar çok yer gezmek yıllardır olmasını istediğim tek hayalimdi. Yunanistan’ın antik dünyasında yolculuğa çıkmak, Bulgaristan’ın tarih kokan sokaklarında yürümek, İspanya’da Flamenko ile ruhumun derinliklerine inmek ‘’Aşk’’ın anavatanı İtalya’yı görmek, Fransız mutfağını bir de kendi öz yurdunda keşfetmek ve sayamadığım diğer tüm Avrupa ülkeleri.. Adeta ruhumun her bir parçasını bir ülkede bırakmıştım ve gidip oraları görmezsem bir yanım eksik kalacaktı.
Hani bir sabah uyanırsın, ciğerlerini patlatana kadar nefesini içine çekmek ve ardına bile bakmadan koşmak, mesafelere aldırmadan dünyayı dolaşmak istersin ya; bu sabah da öyleyim işte. Gözlerimde umut, kalbimde heyecan var. Her hayalin gerçekleşeceği bir gün vardır; yeter ki beklemesini bil ve yeter ki gerçekten iste. ‘’Bu gün’’ olmasa bile ‘’bir gün’’ hayallerimin gerçek olacağından eminim. Hayaller de buluşmak dileği ile.. :)
***
Not: ''Hayalimdeki Yolculuk'' yarışmasını kazanamadım. Yukarıda yazdığım yazıyı bu yarışma için hazırlamıştım... Fakat o zamanlar yurt dışına gitmek benim için bir hayal değildi; sadece meraktı... Ancak bu yarışma aşamasında o kadar çok hayal kurdum ki... Yeni yerler görmek benim için artık ne merak, ne hayal, ne de hevasti.. Benim için bir tutku olmuştu adeta...
Kazanamadığımı öğrendiğim an aslında bu geziyi ne kadar çok istediğimi farkettim... Önceden hiç bu kadar çok istediğimi hatırlamıyorum... İçimdeki gizli bir sevdayı öğrendim bu yarışma ile; ''çelebilik''. Herkesin içinde gizli bir Evliya Çelebi yatıyor, evet.. Kimisinin ki uykudan uyandırılmayı bekliyor, kiminin ki ise ölene dek içinde gizli kalacak maalesf... Benim içimdeki çelebim bu yarışma ile derin uykusundan uyandı...
Maddi olanaklarım yurt dışına gezecek kadar yeterli olmadığı için yurt içi ile yetiniyorum şimdilik :) Bir tane müze kart çıkarttım kendime ve ne zaman güzel Türkiye'mde başka bir şehire yolum düşerse, kahverengi tabelaları takip ediyorum... Yerli ve yabancı çelebileri görüyorum; ellerinde tıpkı benim gibi fotoğraf makineleri... Tuhaf bir gülümseme yayılıyor yüzüme :) Sırf konuşmuş olmak için ''Can you take my photo?'' diyorum, gülümseyerk fotoğrafımı çekiyorlar ve sonra oradan ayrılıp başka yollara düşüyorum... Hayallerimi bir puzzle'ın parçalarını toplarcasına gerçekleştiriyorum. Kim bilir bir gün yurt dışına yolum düşer, puzzle'ımın diğer güzel parçalarını toplarım oradan :)
24.09.2011'den gelen not;
Benim ben :) Pembe düşlerinden vazgeçmeyen küçük kız.. Şu sıralar yine bir yarışma var. Kazanan 10 bin TL lik bir ödülün sahibi ve Hindistan'daki film festivalinin davetlisi oluyor. Hindistan... Avrupa ülkelerinden bile daha çok ilgimi çekmiştir hep. Hint müziği ve dansının büyüleyici gizemi mi, yoksa Hint filmlerine karşı duyduğum özel ilgiden midir, bilmiyorum ama Hindistan beni her zaman heyecanlandırmıştır.
Peki bu yarışmaya katılacazk mıyım? Sanmıyorum. Buna cesaretim yok. Ama kim bilir, belki bir anda deli tarafım beni bulur ve katılıveririm yarışmaya :) Sonuç ne olursa olsun, emek verip sonucunu beklemek heyecanlandırır beni. Ve ben heyecanlanmayı çok severim :)
***
Not: ''Hayalimdeki Yolculuk'' yarışmasını kazanamadım. Yukarıda yazdığım yazıyı bu yarışma için hazırlamıştım... Fakat o zamanlar yurt dışına gitmek benim için bir hayal değildi; sadece meraktı... Ancak bu yarışma aşamasında o kadar çok hayal kurdum ki... Yeni yerler görmek benim için artık ne merak, ne hayal, ne de hevasti.. Benim için bir tutku olmuştu adeta...
Kazanamadığımı öğrendiğim an aslında bu geziyi ne kadar çok istediğimi farkettim... Önceden hiç bu kadar çok istediğimi hatırlamıyorum... İçimdeki gizli bir sevdayı öğrendim bu yarışma ile; ''çelebilik''. Herkesin içinde gizli bir Evliya Çelebi yatıyor, evet.. Kimisinin ki uykudan uyandırılmayı bekliyor, kiminin ki ise ölene dek içinde gizli kalacak maalesf... Benim içimdeki çelebim bu yarışma ile derin uykusundan uyandı...
Maddi olanaklarım yurt dışına gezecek kadar yeterli olmadığı için yurt içi ile yetiniyorum şimdilik :) Bir tane müze kart çıkarttım kendime ve ne zaman güzel Türkiye'mde başka bir şehire yolum düşerse, kahverengi tabelaları takip ediyorum... Yerli ve yabancı çelebileri görüyorum; ellerinde tıpkı benim gibi fotoğraf makineleri... Tuhaf bir gülümseme yayılıyor yüzüme :) Sırf konuşmuş olmak için ''Can you take my photo?'' diyorum, gülümseyerk fotoğrafımı çekiyorlar ve sonra oradan ayrılıp başka yollara düşüyorum... Hayallerimi bir puzzle'ın parçalarını toplarcasına gerçekleştiriyorum. Kim bilir bir gün yurt dışına yolum düşer, puzzle'ımın diğer güzel parçalarını toplarım oradan :)
24.09.2011'den gelen not;
Benim ben :) Pembe düşlerinden vazgeçmeyen küçük kız.. Şu sıralar yine bir yarışma var. Kazanan 10 bin TL lik bir ödülün sahibi ve Hindistan'daki film festivalinin davetlisi oluyor. Hindistan... Avrupa ülkelerinden bile daha çok ilgimi çekmiştir hep. Hint müziği ve dansının büyüleyici gizemi mi, yoksa Hint filmlerine karşı duyduğum özel ilgiden midir, bilmiyorum ama Hindistan beni her zaman heyecanlandırmıştır.
Peki bu yarışmaya katılacazk mıyım? Sanmıyorum. Buna cesaretim yok. Ama kim bilir, belki bir anda deli tarafım beni bulur ve katılıveririm yarışmaya :) Sonuç ne olursa olsun, emek verip sonucunu beklemek heyecanlandırır beni. Ve ben heyecanlanmayı çok severim :)
Beğendiysen paylaş o zaman :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
♥Minik bebişiyle ilgilenen tazecik bir anne olduğum için yorumlara hemen cevap veremiyorum ama hepsini tek tek okuyor ve seviniyorum. Yorumlarınız benim için çok değerli, lütfen yorumlarınızdan beni mahrum bırakmayın..
Kocaman Sevgilerimle :) ♥